11 Kasım 2010 Perşembe

Bugün kendimi şımarttım...

Zara Home'da bunlar karşıma çıktı. Ufacık bir sandalye ve üzerindekiler de dolap (ya da kapı) kulbu. Çok şeker ve dekoratifler :)

Moskova'dan geldiğimden beri paspal pasbal evde oturmaktan sıkıldım. Sabah kalkıp sıcacık havayı da görünce başladım düşünmeye... ne yapsam ne yapsam... Sonunda yakınlardaki Gordion alışveriş merkezine gitmeye karar verdim. Alışveriş merkezlerinden nefret ettiğimi daha önce söylemiş miydim?

Şimdi diyeceksiniz ki, haklı olarak, madem kendini şımartacaktın niye nefret ettiğin bir yere gittin. Bunun 2 önemli nedeni var. Birincisi burası Moskova gibi değil ki fotoğraf makinamı kapıp kendimi bir parka atayım ya da görmediğim bir müzenin kapısına dayanayım. Tabi burada da görecek yerler var ama bulunduğum yerden ulaşım o kadar da kolay değil. Bir metro olsa, ama Ankara metrosu gibi değil, İstanbul'unki de değil. "Metro" adına yakışacak, şöyle şehrin heryerine ulaşacak bir metro... Neyse bakın yine Moskova'dan bahsediyorum :/ Bu alışkanlığıma bir son vermeliyim...

İkinci önemli sebeb ise bugün kendimi gerçekten şımartmak istemem. Yani kendime banyo köpükleri, losyonlar, parfümler bakıp sonra da eve gelince onların keyfine varmak... Sephora'da rengarenk öyle güzel seçenekler vardı ki... Seçmek epey zor oldu :)



Tabi Gordion'a girip de sadece bunlarla yetineceğimi sandım ama olmadı :) Yo, yo, yeni sezon kıyafetlere ve aksesuarlara bakmadım. Aslında kıyafet mağazalarına hiç girmedim bile... Ama... Zara Home, Mudo City, Tantitoni... Biri beni durdursuuuuuuuuun :) Ama cesurca ilk defa Tantitoni'den birşey almadan çıktım... (Çünkü önden Zara ve Mudo gerekli harcamayı bana yaptırmıştı :/)

Mudo City'de de bu sevimli şeyler beni kendine çekti. Tuzluk karabiberlik kolleksiyonuma pilot kedi-köpek ikilisi ile fincan kolleksiyonuma matruşkalı fincan :)

Son olarak Carrefour'a sadece akşama yemeklik birşeyler almaya girdim ama orada da karşıma mutfakta yetiştirilen maydanoz-dereotu ve tere çıkınca tabi ki dayanamadım :) Kaktüslerimden sonra evimde yeni bitkilere yer açma zamanı. Üstelik bunlar lezzetli de :)

Bakalım bu lezzetli bitkileri doğru dürüst büyütebilecek miyim. Aslında kolay görünüyor ama...

İşte kendimi şımartma günüm... Ama henüz bitmedi. Sephora'dan alınan turkuaz renkteki cicilerimi denemek için sabırsızlanıyorum...

Bu arada söylemeyi yani yazmayı unuttum! Arada da Ankara'da ilk suşimin tadına baktım :) SushiCo benden geçer notunu aldı ;)

Ve tabi bir de şu aşağıdaki güzellik var. Ama onu ancak parmağıma bakıp seyrettim :( Swarovski'de denediğim bu yüzük nasıl desem benim tarzımdan aslında uzak olmasına rağmen... çoooooooook beğendim. Ama fiyatını görünce, başka bir bahara diyip aklımın yarısını da onda bırakıp çıktım mağazadan :/

1 yorum:

ÇELEBİ dedi ki...

sefanız olsun...