8 Aralık 2010 Çarşamba

Baykuş, baykuşlar, daha çok baykuş(lar) :)


PirinçHan'ı bu sıralar su yolu yaptık :) Fakültedeyken bizim okula çok yakındı ve malum resim de okuduğumdan ne çok giderdim PirinçHan'a... O zamanlar hanın sakinleri sadece sanatçılardı. Ressamlar, seramikçiler, heykeltraşlar... Birgün orada bir atölyem olduğunu hayal ederdim. Şimdi daha çok antikacıların, hediyelik eşyalar ve el sanatlarının satıldığı bir mekan. Hala birkaç ressamın atölyesi var ama şu son birkaç haftadır kaç defa gittiysem kimse yoktu atölyelerde.

Bugün Ceren'le yine oralardaydık. Son zamanlarda oralarda olmamızın bir sebebi var tabi ama sonra ;) Oralarda dolaşırken daha önce de girdiğimiz bir pasaja girdik. Küçük bir çarşı... Daha önce orada küçücük bir dükkan görmüştüm ama kapalıydı.aklım kalmıştı çünkü içerisi harika görünüyordu. (aşağıdaki fotoğraflardan ne demek istediğimi anlayacaksınız.) Sonra vitrinde gördüğümüz bir karışlık Rus bebeği içeri girmemize sebeb oluyor, bir de öğreniyoruz ki orası öyle sıradan biryer değil. Binlerce kolleksiyon parçası bizi karşılıyor. Neler yok ki... Şişeler, biblolar, kutular, saatler, takılar, aksesuarlar, flamalar, bayraklar....... liste uzaaaaaar gider... Bir de kendimi kirli çıkı sanırdım :) Ama Ahmet Çomak Bey bu işi hakkıyla ve de profesyonelce yapıyor.

Ahmet Bey aslen grafiker. Dolayısıyla renk, şekil ve estetik duygusu oldukça geniş. Bu yüzden ne kadar çok şey olursa olsun, her ne kadar uzaktan üstüste, karmakarışık gibi görünürse görünsün, bu ufacık mağazanın içi aslında belli bir sistem ve estetikle hazırlanmış. Kendisi baykuşlarla başlamış kolleksiyona. Ardından kolleksiyona değecek ne varsa toplamaya başlamış. Onca yılın birikimi. Aslında o küçücük mekan bir dükkandan çok hatıralarla dolu bir bavul gibi. Gerek yurtdışı, gerek yurtiçinden toplanmış bir sürü anı. Hani dünyayı gezen eski gezginler her gittikleri yerden o nostaljik bavullarına birer etiket yapıştırırmış ya... İşte öyle bir bavul düşünün ama daha büyük ve etiketlerin yerinde muhteşem bir kolleksiyon...

Ahmet Bey'e soruyorum. "Buradan birşey satıldığında içinizden birşeyler kayıp gitmiyor mu?". "Elbette" diyor ama ekliyor, "İnsanlar ölüp gidiyor." Evet insanlar ölüp gidiyor, anıların yaşadığı canım eşyalar ellerde harap oluyor. Ama Ahmet Bey gibiler onları yaşatmak için dünyanın en güzel mesleğini üstleniyor.

Aslında bu kolleksiyonculuk ruhu bende de var. Babamın bana aldığı ilk pul defterini dün gibi hatırlarım. Mektup geldi mi diye hergün nasıl da merakla posta kutusuna baktığımı, geldiyse nasıl sevindiğimi, o pulu ılık su içinde zarftan söküp özel cımbızı ile özenle defterime yerleştirdiğimi... Ardından para kolleksiyonu... Üstüne Moskova'da geliştirdiğim buzdolabı süsü (ama özel olarak şehirlere ait olanlar) ve fincan kolleksiyonu... Dedim ya ben de az kirli çıkı değilim hani :)

Sonra Sunay Akın'ın da bu dükkanı bildiğini, Ahmet Bey'i tanıdığını öğreniyorum. Kızıl Meydan'ı, Nazım Hikmet'in mezarını görmeyi çok istiyormuş Ahmet Bey. Büyük bir keyifle Sunay Akın ve Akgün Akova ile Nazım Hikmet'i andık, 3 arkadaş gezdirdik onları Moskova'da diyorum. Şanlıyım... evet hem de çokkkk...

Sonra sohbet taa Moskova'ya ardından Gürcistan'a gidiyor, oraların sokaklarında seslerimiz şöyle bir yankılanıp kolleksiyoncunun cennetine geri dönüyor.

Son olarak 9 Ekim'de TRT habere çıktığını öğreniyoruz Ahmet Bey'in ve baykuşlarının. Hemen programın bir kopyasını CD'ye çekiyor bize ve veriyor. Bu akşamki program şimdiden hazır :)

Sohbet bitmese çok güzel ama ayrılma zamanı geldi. Dönüp diyorum ki; "Birçok defalar daha gelmek, görüşmek üzere..."

İlgililerine ve meraklılarına Adres:

Baykuşlar ve Diğerleri Kolleksiyon evi
Ahiler El Sanatları İş Merkezi
Salman Sok. No:23/9
Samanpazarı-Ankara









1 yorum:

Adsız dedi ki...

merhaba ben bu baykuşlu dükkanın telefonuna nasıl ulaşabilirim lütfen yardımcı olunuz.

mail adresim
dzeyna@hotmail.com